Ana içeriğe atla

Hikaye: İki Adam


          İki adam oturuyor karşılıklı birbirlerine bakarak. Birinin suratından yıllar bir şey çalmamış ama diğerinin suratındaki derinleşmiş kırışıklar anlatıyor her şeyi. Ama bunların ötesinde o kadar çok benziyorlar ki birbirlerine. Akraba olduklarını düşünebilirsiniz ama değiller, kesinlikle değiller. Bundan çok daha öteler onlar: aynı kişiler. Biri geçmişte olmuş olan biri gelecekte olacak olan. Birbirlerini bir başkasının olabileceğinden kat ve kat daha iyi tanıyor olsalar da, hiç karşılaşmamış iki yabancı gibiler gerçekte. Birbirlerine bakıyorlar sadece , konuşmadan. Ama söyledikleri o kadar çok şey var ki aslında. Geçmişe bakalım ilk önce, daha deneyim diyecek kadar denediği çok bir şey yok, hatta eğer bakarsanız ona genç mi yoksa adam mı diyeceğinize karar veremeyebilirsiniz. Suratında korku vardı bir zamanlar ve de umut. Geleceğin belirsizliğinden olan şeyler bunlar. Korku geleceğin ne getireceğini bilmediği için. Umutsa bu bilinmezliğin içinde bilinecek olan kaderini kendi yazacağı için. Her şey olabilirdi o. Ne istediyse kafasında bu mümkündü, olabilirdi. Ama şu anda suratı tek ve yoğun bir duyguyla çarpılmış: umutsuzluk. Ne korku ne de umut, sadece umutsuzluk. Çünkü geleceği örten o sis perdesi kalkmış artık. Gördüğü şey onun gelecekte ne olacağı. Belki asla bir şey çalmadı, ya da birini öldürmedi ama geleceği de en az bu suçları işleyenler kadar suçlu. Çünkü asla istediği şey olamadı. Aslında belki de işledi bu denilenleri bilmeden. Çaldı geçmişinin hayallerini ve öldürdü onu yaşarken. Ve suratı tekrar çarpılıyor geçmişin, ama başka bir duyguyla:kızgınlık. Neden gerekeni yapmadığına dair olan kızgınlık. Diğer adama bakalım şimdi, yaşıyla birlikte artan gölgeler suratını kaplamış artık iyice. Onun suratından okunanlar daha karışık. Pişmanlık var belki de en önce. Çünkü en fazla ‘keşke’ kelimesini telaffuz eden o burada. Hüzün ve karamsarlık saçıyor etrafa. Çünkü kaybetmiş elinde olan bir çok şeyi. Ve yorgunluk, belki de onun ötesinde bıkkınlık. Hayattan, insanlardan, toplumdan, eğitim sisteminden, paraya olan ihtiyaçtan, her şeyin doğasında olan çarpıklıktan, yanlışlığından doğan bir bıkkınlık ve onlara duyulan büyük nefret. Ama öfke değil çünkü onu sadece karşısında olana duyduğu bir duygu bu şu anda. Çünkü şu anda kafasında yeni doğmuş bir fikre sarılıyor: eğer o gerekeni yapmış olsaydı ben böyle olmazdım. Ve yeniden ne kadar çok benzedikleri seriliyor gözler önüne. Şu anda ikisininde suratından okunan tek şey:öfke. Birbirlerini suçluyorlar. Geçmiş geleceğe atıyor suçu. Eğer o gerekeni yapmış olsaydı ben öyle olmayacaktım. Geleceğin kafasında olansa bundan pek farklı değil. Peki kim sorumlu aslında bir olan bu adamların dününden, bugününden ve yarınından? Bu hale gelmesine sebep olacak şeyleri yapacak olan mı, yoksa yapmış olan mı?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

8.Nota

Kayıp Rıhtım'da Melodi temalı öykü seçkisinde yayınlanan 8.Nota adlı hikayem. Keyifli okumalar. Odasındaki desenli mavi perdeleri aralayıp dışarı baktı. Güneşin son ışıkları bile sigara dumanı ve toz yüzünden oluşan loşluğu delememişti. Bu aralar gündüzleri pek dışarı çıkamadığı için gözlerini alışıncaya kadar kısmak zorunda kaldı. Tahmin ettiği gibi güneşin batmasına yaklaşık yarım saat vardı. Güneş pilli lambalar havaya tezat şekilde aydınlanıyordu. Gözü bir anlığına sokaklarda akan hayata takıldı. Bir zamanlar bir parçası olduğu hayata… İyi giyimli bir adam, daha yeni bitmiş yağmurdan ıslanmış şemsiyesini çevresindekileri umursamazcasına silkeleyip kapatıyor, yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçen adamla ona çarpmamak için son anda duran kırmızı üstü açık spor arabanın sahibi birbirine bağırıyor ve küfrediyor, eski püskü giyimli, kucağındaki beş yaşlarındaki ağlayan bir çocuğu tutan kadın “Allah rızası için… ” diyerek para dileniyor, vermeyenlerden ise bedduasını esirgemiyordu

Başlangıç

(Not:Başlığın daha izleyemediğim Inception filmiyle alakası yoktur) Herkese merhaba. Bundan sonra bu blogta ilgilendiğim alanlardaki çalışmalarımla(ki hepsi de amatör baştan söyleyeyim), fikirlerimle, yazılarımla, ilgimi çeken eserlerin tanıtımıyla karşınızda olacağım.